16 Aralık 2014 Salı

Din Felsefesi.. Din Felsefesinin Temel Kavramları.. Dine Felsefi Açıdan Bakış..



Din Felsefesinin Temel Kavramları Nelerdir?

Din felsefesinin temel kavramları; Tanrı, inanç, kutsal, peygamber, vahiy, dini tecrübe, fıtrat, tevhit, ibadet, iman, yüce, ruh, cennet, cehennem.

Din: Bir kutsala inanan, onun etrafında bir birlik meydana getiren insanların o kutsalla ilgili olan inanç, ibadet ve ayinlerinden oluşan sistemdir. Ayrıca Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurumdur da. Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzene de din denilmektedir.

Tanrı: Zaman ve mekânla sınırlandırılamayan, öncesiz ve sonrasız olan, sınırsız güç sahibi ve her şeyin nedeni, kaynağı, yaratıcısı olan ilk varlıktır. Ayrıca kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık olarak da tanımlanabilir. Tüm var olanlar, onun tarafından yaratılmıştır. Varlığının başlangıcı ve sonu yoktur. O, başka bir şeye benzemez. Kendisine özgüdür ve benzeri yoktur. Başkasına muhtaç değildir. Hayat, ilim, kudret, irade, işitme, görme, söyleme ve yaratma niteliklerine sahiptir. TDK ise Tanrı kavramını şöyle tanımlamaktadır: Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık.

Peygamber: Tanrı'nın mesajlarını insanlığa iletmek amacıyla Tanrı tarafından insanlar arasından özel olarak seçilen insanlardır. Peygamberler günahsız, doğru sözlü, adil insanlardır. Ayrıca insanlara Tanrı'nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimse olarak da tanımlanabilir. Tanrı’dan haber getiren elçi demektir. Onlar, Tanrı buyruklarını vahiy yoluyla alırlar. Günah işlememek; dürüst, akıllı, anlayışlı, hoşgörülü olmak gibi niteliklere sahiptirler. TDK ise peygamber kavramını şöyle tanımlar: İnsanlara Tanrı'nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimse.

Vahiy: Tanrı'nın peygamberlere bildirdiği mesajlardır. Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere iletilmesi anlamındadır. Evrensel dinlere göre Tanrı’nın peygamberlerine ilhamla, rüya ile, meleklerle veya doğrudan ilahî bilgiler aktarması ve bu yolla aktarılan bilgilerdir. Sözcük, içe doğma anlamına gelir. Bu yolla algılamak peygamberlere özgü bir yetidir. TDK'nin vahiy tanımı ise şöyledir: Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi.

Mucize:
 Tanrı'nın doğal olaylara müdahalede bulunup bu olayları insan aklının sınırlarının dışında yönlendirmesidir. Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla Allah'ın iznine bağlı olarak gösterdikleri olağanüstü olaylara da mucize denilmektedir.
İman:
 Kutsal şeyleri benimsemek, onlar hakkında şüphe duymamak anlamındadır. Tanrı’ya ve onun bildirdiklerine tartışmasız, kesin olarak inanmadır. Genel olarak bütün dinlerin baş koşuludur.

İbadet:
 Dini inançları gereği insanların ortaya koydukları her türlü eyleme ibadet denilmektedir. Bir dinin inanç ve bağlılık gösterilerinin tümüdür. Tanrı
buyruklarını yerine getirmekle gerçekleşir. Bedenle, malla, hem beden ve hem malla yapılanları vardır.

Yüce: 
Tanrı’nın ilksizlik ve sonsuzluk niteliğini gösterir. Kelime anlamı en büyük ve en üstün olan demektir.

Kutsal: 
Tapınılacak derecede sayılan, dinî bir saygının konusu olandır. Sözcük olarak değişmezliği, dokunulmazlığı, kesintisizliği, sonsuzluğu, ölümsüzlüğü, tamlığı, evrenselliği dile getirir ve bu anlamlarıyla mutlaklığı gösterir. Bir toplumda dince yüceltilen ve dünya işlerinden ayrı nitelikte olduğuna, ayrı bir düzen içinde yer aldığına inanılan şeylerin niteliğidir. Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken şeydir.

Dini Tecrübe: 
Dinî yaşantının kişiye özgülüğünün bir ifadesidir. İlahî varlığa bağlanan kişiyi ondan haberdar eden sezgiler, duygular ve algılardır. Bunlar, benliği derinden etkileyen motifler taşır ki içsel aydınlanma bunların başında gelir.

Fıtrat: 
Bir şeyin yaratılırken kazanmış olduğu özellikler bakımından durumudur. Tanrı'nın evreni bir bütün olarak yaratmış olması da denilebilir.

Tevhit:
 Allah'ın birliğine inanma, bir sayma, bir olarak bakma anlamındadır. Tanrı’nın birliğini bilme ve bu birliğe inanma anlamına gelir.






Din; bilim ve sanat gibi temel insani kurumlardan birisidir. Din felsefesi, felsefe terminolojisine geç girmiş de olsa, felsefenin din üzerinde düşünmesi, felsefenin kendisi kadar eskidir.

Din felsefesi en basit anlamda; din üzerine düşünmek, dini bütün elemanlarıyla beraber (inanç türleri, öğretileri, iddiaları ve tanrı gibi temel kavramlar vb.)  eleştirel, tutarlı, sistemli ve akılsal olarak inceleme konusu yapmaktır.

Din felsefesi din kavramını, en ilkel dini yapılardan (animizm, totemizm vb.) en gelişmiş dinlere kadar (Hıristiyanlık, İslam vb.) çok geniş bir çerçevede ele almaktadır. 


Felsefe ve Din Felsefesi 

Düşünce tarihinde felsefe; dini ve ahlaki bilgilerin, inançların eleştirisi olarak ortaya çıkmıştır. Buna karşın felsefe ve din birbirine karşıt iki bilgi türü değildir. Bu bilgi türlerinin her ikisi de insan ve evren ilişkisini açıklamaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bu iki bilgi türünün çalıştıkları alanlarda benzerlikler çok olduğu için birbirlerinden yararlanmaları da oldukça doğaldır. Felsefe varlığın yapısı hakkında, din ise sonsuzluk hakkında bir arayış içindedir. Felsefe sonsuz olanı ifade etmede kavramları, din ise sembolleri kullanmaktadır.

Din felsefesini daha net bir biçimde tarif etmemiz gerekirse şöyle diyebiliriz: "Din felsefesi; dinin felsefe olarak ele alınması, dinin üzerinde düşünme ve tartışmalarda bulunmaktır." Fakat ortada felsefenin kendi yapısından kaynaklanan bir sorun vardır: her filozofun, kendine göre bir düşünce yapısı ve anlayışı vardır. Felsefeyi tanımlamak ne denli zorsa, felsefenin alt dalı olan din felsefesini de tanımlamak bir anlamda o kadar zordur. Ama birçok filozofun belli konular üzerinde oluşturduğu belli bir disiplin göz önünde bulundurularak: "din felsefesi yapmak, dinin temel iddiaları hakkında rasyonel, objektif, geniş kapsamlı ve tutarlı bir tarzda düşünmek ve konuşmaktır." diyebiliriz.

Din felsefesi yapan kişi, konusuna "rasyonel" olarak yaklaşmalıdır. Yani "tanrının varlığı" ve "ruhun ölümsüzlüğü" gibi kavramları akıl gücünün imkanlarını kullanmaya çalışarak temellendirmelidir.

Felsefeci aynı zamanda din konusuna geniş kapsamlı bir biçimde eğilmelidir. Dinin sorunları üzerinde fikir yürütürken konuyla ilgili tarihi, ilmi, mantıki bütün verileri ele almak zorundadır. Hatta konuya ilişkin karşıt söylemlerin ne olduğuna da bakmalıdır.

Ayrıca filozofun ortaya koyduğu görüşler arasında bir tutarlılığın olması da esastır. Görüşlerde tutarsızlığı görebilmek için oldukça iyi eleştirilere ihtiyaç vardır.

Özellikle bu ve benzeri araştırmalarda dinin lehine ve aleyhine yaklaşmak yerine dini olduğu gibi incelemeye tabi tutmak "objektif" bir biçimde yaklaşmak esas olmalıdır.

Bütün bunların yapılmasındaki tek amaç felsefi yaklaşımın esas olarak dile getirme, açıklama, kaynaştırma, bütünleştirme ve değerlendirmedir. Din felsefesi aynı zamanda dinler üzerinde ciddi araştırmaların yapılması için özel bir basamaktır. Böylelikle din konusunda herkes başıboş bir biçimde kendi özgür görüşlerini, yorumlarını sağa-sola savuramaz.

Din felsefesinin ilgilendiği problemleri şu şekilde sıralayabiliriz:

a) Metafizik ve kozmolojik problemler: Tanrı'nın varlığı ve bu konuyla ilgili lehte ya da aleyhte ortaya sürülen akli deliller, evrenin yaratılışı, insanın evren içindeki yeri ve önemi, vahyin imkanı, ölümden sonra hayat ve ruhun ölümsüzlüğü...

b) Epistemolojik problemler: Evrenle ilgili bilgilerimizden tanrının bilinmesine gitme çabalarının epistemolojik değeri, bir bilgi kaynağı olarak vahiy ve dini tecrübe, inanma, bilme, şüphe etme, zan, yakin ve benzeri kavramların epistemolojik tahlil ve tenkidi, temel dini hükümlerin doğrulanması ve yanlışlanması...

c) Dini hükümlerin dil ve mantık açısından eleştiri ve incelenmesi, din dilinin mantık açısından durumunun belirlenmesi...

d) Dinin ahlak, sanat ve ilimle olan ilişkileri, bütün insan tecrübelerinin organik bir bütünlüğe kavuşturulması ve yeni dini düşünme sisteminin oluşturulması çabaları...

e) Dinsel simgeselliğin anlamı ve önemi...



Dine Felsefi Açıdan Bakış, Dinin Felsefi Temellendirmesi

Felsefe dini konu edinirken onun üzerine eleştirel, akılcı ve bütüncül bir bakış sergiler. Dinin felsefi temellendirmesinde dinin temel iddiaları hakkında rasyonel (akılcı), objektif, kapsamlı ve tutarlı bir tarzda düşünülmesi gerekmektedir.

1. Felsefe dine rasyonel açıdan bakmalıdır. Yani dinin ana iddialarını akla dayalı olarak açıklamalıdır.

2. Felsefe dini temellendirirken konuyu olabildiğince kapsamlı ele almalıdır. Yani dinin temel iddialarını açıklamaya çalışırken tek taraflı yaklaşım sergilemeyip karşıt görüşlere de yer vermesi gerekir. Mesela; Tanrı’nın varlığı sorununa “Tanrı vardır” diyen teizm görüşünün yanında “Tanrı yoktur.” diyen “ateizm” veya “Tanrı bilinemez.” diyen agnostisizm görüşlerine de yer vermesi.

3. Felsefenin dine bakışı tutarlı olmak zorundadır. Tutarlılık ileri sürülen bir düşüncenin kendi içinde çelişkisiz olması demektir.

4. Felsefe dini temellendirirken, nesnel (objektif) olmak zorundadır. Yani taraf tutmaması gerekir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder