27 Nisan 2017 Perşembe

Siyaset Felsefesi.. Siyaset Felsefesinin Temel Kavramları..

Siyaset Felsefesi Nedir?

Siyaset (Politika Latince) dilimize Arapçadan geçmiş bir sözcüktür ve devlet ve toplum yönetimi ile ilgili tüm etkinlikleri ifade eder. Bu alanı, hem siyaset bilim hem de siyaset felsefesi inceler. Siyaset bilim devlet biçimlerini, siyasi olguları ve süreçleri ele alır, betimler ve olanı olduğu gibi inceler. Siyaset felsefesi ise var olan siyaset üzerine bir sorgulama ve akıl yürütme etkinliğidir. Siyaset felsefesi ideolojiler üstü bir tutumla olması gerekeni araştırır.

Siyaset felsefesi; devlet, hükümet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki; bu kavramlar nedir, bunlara neden ihtiyaç vardır, bir hükümeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, devlet hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükümet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.
Siyasetin problemlerini, siyasi sistemleri, siyasal hayvanlar olarak tanımlanan insanların belli bir siyasi sistem içindeki davranışlarını felsefeye özgü yöntemlerle ele alan felsefe dalı, daha çok normatif bir nitelik arz eden kavramsal araştırma türü; felsefenin, siyasi yaşamı konu alan, özellikle de devletin özü, kaynağı ve değerini araştıran dalıdır.
Eski Yunan'da doğmuş olan siyaset felsefesi, günümüzde siyasi otoritenin gücünü, doğasını ve kaynağını, siyasi otoriteyle birey arasındaki ilişkileri ele alır. Siyasi kurumların ve bu arada devletle birey arasındaki ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği konusunu inceleyen siyaset felsefesi günümüzde daha çok ‘demokrasi’ kavramı üzerinde durur. Başka bir deyişle, demokrasi problemini sivil toplum-devlet kavram çiftiyle, özgürlük ve eşitlik ideallerinin oluşturduğu temel üzerinde ele alan siyaset felsefesinin temel problemi, kamusal gücün, siyasal iktidarın, insan yaşamının niteliğini korumak ve geliştirmek için nasıl kullanılması ve ne ölçüde sınırlanması gerektiği problemidir.
Siyaset felsefesinin ele aldığı belli başlı konular şunlardır: 
1. İnsanın gelişme süreci içinde, yönetimin ya da devletin kaynağı, doğası, amacı ve önemi.
2. Var olan, var olmuş olan devletlerin sınıflanması ve bu devletlerin oluşumunda etkili olan felsefe ya da görüşlerin incelenmesi. 
3. İdeal düzen arayışları. 
4. Ütopyaların yapısı ve bunların gerçekleşme şansları. 
5. Bireyle devlet, itaat etmeyle özgürlük arasındaki ilişki, baskı, sansür ve yönetimin gücü. 
6. Adalet, eşitlik, özgürlük, haklat ve mülkiyet gibi temel kavramların analizi.

Siyaset Felsefesinin Temel Kavramları ve Sorunları


Bir siyaset kuramı, siyaset ya da siyasetle ilgili herhangi bir konu üzerinde kavramsal bir düşünmedir. Siyaset felsefesi kendi sorunlarına kavramsal açıklamalarla yaklaşır. Başka bir ifadeyle bir siyaset kuramı temel kavramlarının ussal açıklamasını vermeyi amaç edinir. Siyaset felsefesinin temel sorun alanı siyasette temeller konusundaki tartışmadır. 


Felsefede temeller bulma sorunu, bilgiyle, etikle ya da var olanla ilgili yapılan temellendirmelerde dayanılacak nihai ilkeler olarak ilk ilkeler denilen temel hareket noktalarının nesnelliğine ilişkin tartışmadır. Başka bir deyişle siyaset kuramı siyasal olguların ya da kurumların temellendirilmesiyle ilgilidir. Bu da siyasal olgu ya da kurumların varlıksal temellendirmesidir. Söz gelişi devletin temellendirilmesi, yani devletin varlığının temellendirmesini vermek siyaset felsefesinin işidir. Bu konuda başka bir örnek, siyasal tartışmanın liberal demokratik türden kurumların geçerliliği üzerine olmasıdır (Magee 2004, s. 374). O hâlde siyaset felsefesi siyaset sorunlarını, siyaset olgularını ve sistemlerini, insanın siyasi etkinliklerini felsefi olarak araştıran bilgi etkinliğidir. 


Siyaset Felsefesinin iki temel sorusu olduğu söylenir: “Kim hangi haklara sahip olacak?” ve “Egemenlik kimde olacak?” soruları Siyaset Felsefesi için yararlı bir başlangıç noktasıdır (Wolff 1996, s. 1). İlk soru yurttaşların hak ve ödevlerinin dağılımı ve temeliyle ilgiliyken ikinci soru siyasal egemenliğin dağılımıyla ilgilidir. Bu sorular aslında devletin varlığıyla ilgili temel sorundan doğan sorulardır. Öyleyse Siyaset Felsefesinin en temel sorunu devletin varlığı sorunudur. İnsanın amaçlı etkinliklerde bulunan bir varlık olması hesaba katılacak olursa felsefenin herhangi bir kavrama ilişkin bilgisel ve ussal bir temellendirmeye yönelik olarak sorduğu “nedir?” sorusu “ne için?” sorusuyla beraber düşünülmelidir. söz gelişi bir Siyaset Felsefesi “Devlet nedir?” sorusunu sorar sormaz bu sorunun “Devlet ne içindir?” sorusuyla aynı soru olduğunu bilir. Başka bir anlamda siyaset felsefesi insanın kurduğu bir bütünün ne amaçla kurulduğunu sorgular. Böylece devlet olgusuna ilişkin devletin varlık amacını hesaba katan kavramsal ve ussal bir açıklama yapar. Bunu yaparken de tarihsel olarak varolan tek tek devletlere değil, “devlet” kavramının kendisine bakar. Başka bir deyişle, kavramı amaca uygunluk bakımından sorgular. Siyaset felsefesi devleti, toplumu ve toplumsal ilişkileri düzenleyen kural ve ilkeleri konu edinmekle insanın yapıp etmelerini konu edinmiş olur. İnsanın eylemlerini düzenleyen ilkeleri soruşturan felsefe disiplini etiktir. Bu yüzden de Siyaset felsefesinin konusu ve ilkeleriyle etiğin konu ve ilkelerinin sıkı bir ilişki içinde olduğu söylenebilir. 


Siyaset felsefesinin temel sorusu devletin nasıl organize edileceği türden sorulardan önce gelen bir sorudur. Bu temel soru bir devletin var olup olmaması gerektiğiyle ilgilidir. Başka bir deyişle, devletin var olması gerekip gerekmediği, eğer var olması gerekiyorsa niçin var olmak zorunda olduğu hakkında bir sorudur. Felsefenin diliyle söylenecek olursa bu soru “Devlet nedir?” sorusudur. 


“Nedir?” sorusu ele aldığı nesneyle ilgili olarak bu nesnenin ne’liğini, ne olduğunu, özünü soran bir yapı sorusudur. Felsefe soruları bu anlamda hep bir yapı sorusu olarak ne’lik araştırması gerektiren sorulardır. Devletle ilgili ilk önemli görüşü Eski Çağ'da Platon dile getirmiştir. Ona göre devletin amacı yalnızca toplumun bir kesimini mutlu kılmak değil, toplumu bir bütün olarak mutlu kılmaktır. Devletin ve toplumun adil olmasının koşulu da toplumu oluşturan bölümlerin her birinin uyum içinde kendi üzerine düşeni yapmasından geçer. Platon’un düşünceleri siyaset felsefesinin araştırmasının nesnesini de göstermektedir. Buna göre siyaset felsefesi devletin amacını ve varlık nedenini sorgulamaktı r. Adil bir toplum için gerekli koşulları soruşturmaktır. Toplumun bütününün iyiliği için gerekli koşulları belirlemek Platon kadar Eski Çağ'ın bir başka büyük düşünürü Aristoteles’in de siyaset görüşünü oluşturur. Aristoteles de yönetim biçimlerinin hangilerinin iyi hangilerinin kötü yönetim biçimi olduğunu belirlerken bir bütün olarak toplumun mutluluğu ve iyiliğini en yüksek amaç sayarak bu belirlemeyi yapmıştır. Mutluluk ya da iyilik de ancak erdemli yaşamla sağlanabileceğinden, Aristoteles’e göre insandaki erdemlilik olanağının gerçekleştirilmesi devletin amacıdır ve yönetim biçimlerinin doğru ya da yanlış olduğunu gösterecek ölçü de budur. 


Öyleyse felsefenin diğer disiplinleri gibi siyaset felsefesi de kendine özgü konusunu kavramsal olarak ele alan ve tüm siyasal kurumları, olguları ve ideleri amaca uygunluk bakımından tasarlayan ve eleştiren bir disiplindir. 


Siyaset felsefesinin insanın varlık yapısından doğan devlet sorununu ele aldığını söylemiştik. Eğer siyaset felsefesinin temel sorunu buysa temel kavramı da “devlet” kavramıdır. Bununla birlikte kavramsal soruşturma yalnız “devlet” üzerine odaklanmaz; ama “devlet” ile birlikte bazı başka kavramları da eleştirel olarak sorgular. Örneğin “özgürlük”, “adalet”, “mülkiyet”, “hak” ve “egemenlik” gibi kimi kavramlar da siyaset felsefesinin kavramsal soruşturması içine dâhil edilir. Devletin doğasını, nedenini kavramsal olarak, başka bir deyişle felsefi olarak araştırır. Özgürlük sorunu, adalet sorunu, mülkiyet sorunu, hak sorunu, iktidar sorunu gibi kavramsal sorunlar da aslında devlet olgusuna gelir dayanır. Bu temel sorun kapsamında varolan devlet ve yönetim biçimlerinin bir eleştirisini yapmak ve bu eleştiriyi de devletin doğasını temele alarak yapmak da siyaset felsefesinin araştırmalarından birisidir. İdeal düzen tasarımları ve ütopyalar siyaset felsefesinin eleştirel soruşturmaları içine girer. 


Ütopya terimi Yunancada olmayan ülke anlamına gelir. Ütopyalarda gerçeklikte şimdiye kadar var olmamış olan ya da gerçekleşmesi olanaksız olan adil toplum ve devlet tasarımları dile getirilir. Bunun yanında devlet adamında aranması gereken niteliklerin neler olduğuna ilişkin belirlemeler yapmak da siyaset felsefesinin alanına giren sorunlardandır. Ayrıca siyaset felsefesi çeşitli ütopyaların gerçekleşme olanağını da ideal olanın gerçekleşme olanağı üzerinden değerlendirir. Bunun en açık örneğini Platon Politeia adlı yapıtında sunar. Politeia adil bir toplumun (şehir devletinin) nasıl kurulabileceğini, nasıl olması gerektiğini anlatmaktadır. “Olması gereken”i anlatan ideal devlet gerçeklikte olan tek tek devletler için bir model oluşturur. 


Siyaset felsefesinin tüm bu sorunları devlet olgusundan hareketle ele alınır. Bu yüzden de siyaset felsefesinin tartışmalarını daha iyi kavrayabilmek açısından bu sorunları ve tartışmaları incelemeye devletin kökeni sorunuyla başlamak daha akla uygun olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder